Sayfalar

30 Haziran 2012 Cumartesi

Kıbrıs kapitalizmi küçüktür ama...

Kıbrıs hafta başında finansal yardım için başvuru yapma niyetini Avrupa Birliği'ne iletti.

Kıbrıslı yetkililer AB'nin temsilcilerine yaptıkları bilgilendirmede, söz konusu kaynağa bankacılık sektörünü desteklemek için ihtiyaç duyulduğunu ifade ettiler.

Kıbrıslı bankaların ihtiyaç duydukları toplam tutarın 4 milyar avro olduğu söyleniyor. Ülkenin genel olarak ihtiyaç duyduğu tutar için ise 8 ila 10 milyar avro arasında değişen rakamlar telaffuz ediliyor.

Uluslararası basında yer alan haberlere göre ülkenin ikinci büyük bankası Cyprus Popular Bank’in ağır bir tahribat yaşamış olan sermaye tabanını yeniden düzenlemek için 1 milyar 800 milyon avroya gereksinimi var.

Kıbrıs bankalarının duyduğu acil sermaye ihtiyacının başlıca nedeni Mart ayında Yunanistan’ın dış borçlarında yapılan yeniden yapılandırma operasyonu. Ülkenin üç ana bankası –Kıbrıs Bankası, Cyprus Popular Bank ve Hellenic Bank- Yunanistan’a göbekten bağımlı durumdalar. Uluslararası sermaye piyasalarından borçlanamaz hale gelmiş olan Kıbrıs bugüne kadar durumu Rusya’dan geçen yıl aldığı 2,5 milyar avro tutarındaki kredi ile idare edebildi. Ancak bu kez aynı şeyi yapmak mümkün olmadı ve Kıbrıs yönetimi kendisine ağır koşullar dayatılmasını göze alarak AB’ye el açmak zorunda kaldı.

Böylece Kıbrıs bir kurtarma paketine ihtiyaç duyan beşinci Avro Bölgesi üyesi oldu.  Diğer bir deyişle Avro Bölgesinin 17 üyesinden beşi resmi olarak akut finansal çöküntü içinde.

28 Haziran 2012 Perşembe

PASOK lideri Venizelos akıl almaz bir aymazlık içinde hâlâ "resesyon"dan söz ediyor

Yunanistan’da kurulan yeni koalisyon hükümetinin ortaklarından, siyasal olarak müflis PASOK’un lideri Venizelos medyaya dün yaptığı açıklamada, Yunanistan’da" resesyonun" derinleştiğine dikkat çekti.

Ne kadar tuhaf, ne akıl almaz bir örtmece çabası!

Yunanistan ekonomisi 2008 yılından bu yana küçülüyor.

Alt alta sıralayalım:

2008 -%0,2
2009 -%3,3
2010 -%3,4
2011 -%6,9

2012 yılı için yapılan büyüme tahmini şu an için -%4,5. Ancak görülen o ki Yunanistan ekonomisi bu yıl %7 oranında küçülecek!

Dolayısıyla, bu yılın sonuna geldiğimizde, Yunanistan ekonomisi 2008’den bu yana beşte birin üzerinde bir oranda küçülmüş olacak.

24 Haziran 2012 Pazar

Yeni Demokrasi'nin Pirus zaferinden sonra Yunanistan kapitalizminin durumu

Yunanistan’da 17 Haziran günü yapılan genel seçimlerde ana akım iki burjuva partisinden krize iktidardayken yakalanmamış olan sağcı Yeni Demokrasi Partisi (YD) oy oranını bir ölçüde restore etmeye başardı.

YD’nin aldığı yüzde 29,7 oyla elde ettiği seçim başarısı bir Pirus zaferidir.

Bu restorasyonun ardında başta Alman emperyalizmi olmak üzere Avrupa Birliği emperyalizminin, küresel tefeci İMF’in, onun baş yönlendiricisi ABD emperyalizminin, diğer emperyalist düşünce kuruluşlarının, uluslararası burjuva medyasının vd.’lerinin YD lehine yürüttükleri, Yunan halkına gözdağı vermeye dayanan kampanyanın yattığı çok açık.

Kurulan yeni koalisyon hükümeti (YD + Pasok + Demokratik Sol) Yunanistan’da son aylarda patlak vermiş olan siyasi krize son verildiği anlamına gelmiyor. Elde edilen sadece geçici bir nefes alma olanağıdır. Bunun kalıcı bir hükümet olamayacağını hep birlikte göreceğiz. Bu öngörüyü bu kadar peşinen dile getirebiliyoruz ve bu kesinliği yaşanan ekonomik krizin ve kapitalist iflasın keskinliğinden alıyoruz.

23 Haziran 2012 Cumartesi

İspanyol şirket ve bankaları geri dönüşü olmayan bir yola girdiler

İki hafta önce Avro Bölgesi ülkelerinin İspanya bankalarına verme kararı aldığı 100 milyar avro’luk kurtarma paketi finansal piyasalardaki kaygıları azaltmadı. Dolayısıyla İspanya’nın borçlanma giderleri düşmedi. Aksine hızla tırmanmaya devam etti.

İspanyol başbakanı ve hükümetin diğer ağır toplarının aç kurtları (yani piyasaları) bunun bir kurtarma paketi olmadığına ikna etmek amacıyla başvurdukları komik kelime oyunları bir işe yaramadı ve kredi derecelendirme kuruluşu Moody's İspanya'nın kredi puanını düşürdü. Böylece İspanya'nın kredi puanının "çöp" kategorisine inmesine “bir tık” mesafe kalmış oldu.

Geçtiğimiz hafta içinde İspanya’nın 10 yıl vadeli tahvillerinin faizi yüzde 7’nin üzerine çıktı. İspanya’nın bu duruma uzun süre dayanması kesinlikle mümkün değil.

Üzerinde daha az durulan bir başka gerçek ise İspanyol bankaları ve büyük şirketlerinin uluslararası sermaye piyasalarından elde ettikleri fonlara büyük ölçüde bağımlı durumda olması.

Bu bağımlılık, İspanya ekonomisinin içinde bulunduğu çöküş sürecini, Portekiz ve Yunanistan’ın yaşadığı çöküşten çok daha tehlikeli hale getiriyor.

17 Haziran 2012 Pazar

Şeyleri kendi adlarıyla adlandıramamak...

...ya da adına "kurtarma paketi" denilmeyen kurtarma paketi

Geçen hafta İspanyol hükümetinin acil sermaye takviyesi gerektiren bankaları için Avro Bölgesi'nden 100 milyar avroya kadar kredi talebinde bulunmasının olumlu bir gelişme olduğu yorumu hem uluslararası hem de yerel medyada kendisine geniş bir yer buldu.

Okuduğum bir kaç haberlerde İspanya Maliye Bakanı Luis de Guindos’un bu krediyle ilgili yaptığı yorum dikkatimi çekti. Luis de Guindos söz konusu olanın “Hiçbir biçimde bir kurtarma operasyonu olmadığını,” söylemiş. Peki, bu bir “kurtarma paketi” değilse, söz konusu olan neymiş? Sadece, “Çok avantajlı koşullara sahip bir kredi...”

Maliye Bakanı –haklı olarak kafası karışan gazetecilere- aradaki farkı şöyle bir mantık yürüterek açıkladı: Söz konusu olan ülke ekonomisinin tümüne değil, finansal sisteme destek sağlayacak olan bir kredidir. Dolayısıyla da bir kurtarma paketi değildir.

Basının önüne ancak ertesi gün çıkan Başbakan Mariano Rajoy da Maliye Bakanı’na benzer bir tutum aldı ve her şeyin normal gittiği izlenimini vermeye çalıştı. Rajoy basın toplantısı süresince “kurtarma paketi” demek yerine her seferinde, “dün olanlar” demeyi tercih etti.

İspanyol hükümetinin ağır toplarının “kurtarma” sözcüğünü kullanmaktan kaçınmak için gösterdikleri gayretkeşlik inandırıcı olmaktan çok uzak ve komikti.

15 Haziran 2012 Cuma

Yüzde hesabı yapamayan ekonomi muhabiri

Dünya, 12 Haziran 2012, s. 2
Dünya gazetesinde, geçtiğimiz Salı günü, gazetenin ikinci sayfasında yer alan kısacık bir haber dikkatimi çekti. Haberin başlığı şöyleydi:
Gelirinden memnun olanların sayısı yüzde 36 arttı
Haberde, Türkiye İstatistik Kurumu'nun gerçekleştirmiş olduğu hane halkı gelir memnuniyeti araştırmasıyla ilgili şu bilgiler yer alıyor:
Hane halkı gelirinden memnun olanların oranı son 6 yılda genç nüfusta yüzde 33,2’den yüzde 45,9’a, yetişkin nüfusta ise yüzde 29,5’ten yüzde 36’ya yükseldi.
Acı acı gülümsemekten kendimi alamadım.

Dünya gazetesi muhabiri gelirinden memnun olan yetişkinlerin oranının 6 yıl içinde yüzde 29,5’ten yüzde 36’ya yükselmesini bu şekilde “yorumlamış.”

Oysa yetişkinler içinde gelirinden memnun olanların oranı 6 yıl içinde 6,5 puan artış göstermiş. Bu, yüzdesel artış olarak yüzde 22’ye karşılık geliyor.

14 Haziran 2012 Perşembe

"Asla ve kat’a batmaz" denilen İtalya adım adım batıyor

İspanya’nın Yunanistan’ın yolunda ilerlediği artık kesinleşti.

Şimdi gözler İtalya’ya dönmüş durumda. İtalyan ekonomisi küçülüyor ve borçlanma maliyetleri artıyor.
Teknokratlar hükümetinin başbakanı Mario Monti İtalya’nın bir AB kurtarma paketine ihtiyaç duymayacağını söylüyor ancak bu tür açıklamaların inandırıcılığı giderek azalıyor.

İtalya’da işçi sınıfının ve diğer emekçi kesimlerin üzerine büyük bir karamsarlık bulutu çökmüş durumda. Ekonomik nedenlerle intihar eden insanların sayısı tıpkı Yunanistan’da olduğu gibi artıyor. Avronun tedavüle girmesiyle İtalya’da ortaya çıkmış olan iyimserlik ve coşkunun yerinde yeller esiyor. Yapılan kamuoyu araştırmaları İtalyanların yaklaşık olarak yüzde 65’inin ortak para birimi konusunda çok derin kuşkuları olduğunu ortaya koyuyor.

İtalyanın 10 yıllık borçlanma maliyeti
Çarşamba günü yapılan 6,5 milyar avroluk ihalede 12 ay vadeli İtalyan devlet tahvillerinin geçen ay yüzde 2,34 faizi neredeyse yüzde 4’e fırladı.

Bugün 4,5 milyar avroluk ve yarın da 9,5 milyar avroluk ihaleler yapılacak. Kısacası İtalya üç gün içinde 20 milyar avroluk bir borçlanma gerçekleştirmiş olacak. Borçlanma maliyetlerinde 1 yüzde puanlık artış 200 milyon avro ilave yük anlamına geliyor.

İtalya’nın 10 yıllık devlet tahvillerinin faiz oranı ise yüzde 6,19 düzeyinde. Oysa bir hafta önce bu oran yüzde 5,69’du.

Devasa bir borç yükü altında bulunan ve bırak yavaş büyümeyi, küçülmekte olan İtalyan kapitalizminin bu faiz oranları ile uzun süre ayakta kalamayacağı ve bir AB-İMF kurtarma paketine ihtiyaç duyacağı çok açık.

Yılın ilk çeyreğinde İtalyan ekonomisi bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,3 oranında küçüldü. Bir yıl önceki dönemle kıyaslandığında birinci çeyrekte yaşanan küçülmenin yüzde 3,2 olduğu görülüyor. 2012 yılında İtalyan ekonomisinin yüzde 1,9 oranında küçülmesi bekleniyor.